Whatsapp'ta hukuki danışmanlık

T.C
YARGITAY

  1. HUKUK DAİRESİ
    Esas No: 2021/1489
    Karar No: 2021/13086
    Tarihi: 28.10.2021
    » Yeni Atipik İstihdam Biçimleri
    » Hizmet Akdinin Unsurları
    » Atipik İstihdamın Bağımlığın Özenle Araştırılmasının Gerektiği
    » Atipik İstihdamda Taraflar Arasındaki İlişkinin Kendi Adına Bağımsız Çalışmayı Aşan ve
    İşverene Hizmet Sözleşmesi İle Bağımlı Çalışma Niteliği Kazanıp Kazanmadığının Tespitinin
    Zorunlu Olduğu
    ÖZET: Gelişen teknoloji, insan ihtiyaçlarındaki çeşitlilik ve artış, insanların geçim kaynağı sağlama
    konusundaki yeni yaklaşımları, değişen sosyo-ekonomik yapı; yeni istihdam ilişkilerinin doğmasına
    ve çalışma hayatında atipik sözleşmelerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Anayasa’da temelini bulan
    kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme, sözleşme yapma ve çalışma hakkı karşısında kural
    olarak taraflar ekonomik menfaatlerinin gerektirdiği şekilde sözleşme yapabilirler. Yapılan
    sözleşmelerin nitelendirilmesi; tarafların hak ve borçlarının mevcut hukuk kuralları kapsamında
    belirlenmesi yönünden önemlidir. Sosyal güvenlik mevzuatının emredici ve kamu düzeni karakterli
    olması nedeniyle, sosyal güvenlik davalarında, sözleşmelerin nitelendirilmesi daha da önemlidir.
    Zira sözleşmenin hizmet akdi olarak kabul edilip edilmemesi sigortalılık statüsünün
    belirlenmesinde farklılık yaratacaktır. Son yıllarda internet üzerinden sadece mal alışverişi olanaklı
    hale gelmemiş, bunun yanında hizmet alımı veya eser alımı sözleşmeleri de mümkün hale gelmiştir.
    Söz konusu atipik yeni çalışma modellerinin, teknolojinin süratle gelişmesi karşısında, geleceğin
    çalışma biçimleri olduğu ileri sürülmektedir. İhtiyacı olan herkes bu yöntemle internet üzerinden
    anlaşma yapıp hizmet veya eser alma imkânına sahiptir. Bu tür atipik ilişkiler gelecekte daha da
    artarak hayatımızda yerini alacaktır.
    Hizmet akdini, diğer iş görme borcu olan sözleşmelerden ayıran temel unsur “bağımlılık”
    unsurudur. Bağımlılık; işçinin, işverenin talimatına göre ve onun denetiminde çalışmasını ifade eder.
    İşçinin, işyerinde çalıştığı tüm yönetimin işverence belirlendiği iş ilişkilerinde “bağımlılık” unsurunu
    tespit etmek daha kolaydır. Uygulamada şu hallerde bağımlılık unsurunun bulunduğu kabul edilir:
    a- İşin işyerinde yapıldığı, b- Malzemenin işveren tarafından sağlandığı, c- İş görenin işin görülme
    tarzı bakımından iş sahibinden talimat aldığı, d- İşin iş sahibi veya yardımcısı tarafından kontrol
    edildiği e- Sermaye koymadan kendisine ait iş organizasyonu olmadan faaliyet gösterdiği f–
    Ücretin ödeniş şekli… Bu durumlarda dahi çalışanın iş yerinde üretim araçlarına sahip olup
    olmamasına, kar ve zarara katılıp katılmamasına, karar verme özgürlüğüne sahip olup olmamasına
    göre “bağımlılık” unsurunun somut verilere göre değerlendirilmesi gerekir. “Bağımlılık” unsurunu
    mutlak ve her hukuki ilişkide birebir aynı ölçütlerde tespit etmek mümkün değildir. Atipik hizmet
    ilişkilerinde ise “bağımlılık” unsuru değişmiş, esnek çalışmaya dönüşmüştür. Fakat bu ilişkilerde de
    hizmet akdinde bulunması gereken “bağımlılık” ilişkisinin, esnek de olsa mevcut olup olmadığı
    araştırılmalıdır. Bu belirleme “işçinin işverene ait iş organizasyonu kapsamında çalışmasına” göre
    yapılmalıdır.
    Freelance çalışmanın kelime karşılığı, “serbest çalışma” veya “serbest meslek” anlamına
    gelmektedir. Bu yöntemle yazarlık, editörlük, tercümanlık, ders alma, bilgisayar programı yapma
    vb. internet üzerinden alınabilecek ve/veya yapılabilecek hizmetler “evde çalışma” yöntemiyle
    görülebilmektedir. Kural olarak bu tarz çalışma biçiminde, taraflar arasında bağımsızlık vardır. İş
    gören riskleri kendisine ait olmak üzere aldığı işi; istediği yerde, istediği zamanda görebilecektir. İşi
    kabul edip etmemekte serbesttir. İşin yapılmasını isteyen ile arasında bağımlılık ilişkisi zayıftır.
    İşverenin denetim ve talimat yetkisi oldukça sınırlı düzeydedir. Kısa süreli bir ilişki olup işini
    yapmakla aradaki ilişki sona erecektir. Kendisine ait organizasyon kapsamında çalışacaktır. Bu
    çalışma biçiminde kural olarak çalışan, kendi adına bağımsız olarak iş gören durumundadır. Fakat
    yeni tip sözleşmeler hakkında yorum yapılırken, taraflar arasındaki ilişkinin özelliklerine ve
    mahiyetine göre, değerlendirme yapılmalı, ilişkinin “kendi adına bağımsız çalışmayı” aşan ve
    “işverene hizmet sözleşmesi ile bağımlı” çalışma niteliği kazanıp kazanmadığı belirlenmelidir. Bu
    konuda peşin hüküm vermek mümkün değildir. Sayısız şekilde ortaya çıkabilecek ilişkiler; her
    somut olayda, taraflar arasındaki ilişkilere, olayın özelliğine göre ayrı ayrı değerlendirilmeli ve
    mevcut mevzuat hükümlerine göre nitelendirilmelidir. Bu nedenle ilişkinin niteliği araştırılıp, kendi
    adına bağımsız çalışmayı aşan hizmet akdi boyutu kazanan bir ilişki olup olmadığı incelenmelidir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında davalı işverenin iş organizasyonunun niteliği ve faaliyet
    alanı esas alınmak suretiyle; verilen işin spesifik bir iş yapımı (eser) hakkında mı yoksa düzenli
    olarak işverenin faaliyeti ile ilgili rutin işleri hakkında mı olduğu; işin kontrol ve denetiminin nasıl
    yapıldığı, işverence beğenilmeyen çalışmalar olduğunda düzeltmenin nasıl sağlandığı, çalışanın
    bilgi ve cevap verme hükümlüğü olup olmadığı; işin teslimi/yapılması için sürenin nasıl belirlendiği,
    süresinde teslim edilmemesi/yapılmaması halinde yaptırımının ne olduğu; çalışmanın düzenli
    olarak her gün yapılıp yapılmadığı, günde kaç saat çalışıldığı; ilişkinin sona erme sebebinin ne
    olduğu; iş görenin başka kişilere de aynı yöntemle hizmet verip vermediği; evden çalışma şeklinde
    de olsa kendisine ait bir iş organizasyonu olup olmadığı, iş görenin başkasını çalıştırıp
    çalıştırmadığı; ilişkilerin bozulmasına dair bir risk söz konusu olmadan verilen işi reddedip
    edemeyeceği; ücretin nasıl belirlendiği, telif ücreti mi, aylık mı olduğu, ekstra ödeme yapılıp
    yapılmadığı konuları araştırılmalıdır. Bu konuda yeteri kadar işyeri ve taraf tanıkları da dinlenmelidir.
    Bu sebeplerle tüm deliller birlikte değerlendirilerek ilişkinin kendi adına bağımsız çalışma mı yoksa
    hizmet akdi ile davalı işverene bağımlı bir çalışma mı olduğu belirlenerek sonucuna göre karar
    verilmelidir.
    DAVA: Dava, hizmet tespiti ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiği istemi hakkındadır.
    İlk derece mahkemesince hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş, karara
    karşı davalı kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, … Bölge Adliye Mahkemesi 11.
    Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
    … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin kararının, davalı kurum vekili tarafından temyiz
    edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından
    düzenlenen rapor ve dosyadaki belgeler incelendi, gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit
    edildi:
    1) DAVACININ İSTEMİ
    Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde özetle; davacının, 18/11/2014-04/01/2016
    tarihleri arasındaki davalı yanındaki hizmetlerinin fiili çalışmaya dayandığının ve davacıya
    01/03/2016 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmesini
    talep ve dava etmiştir.
    2) DAVALILAR CEVABI
    Davalı kurum davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    3) MAHKEME KARARI
    A) İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk derece mahkemesi, “Davanın kabulü ile; davacının 1163907.16 kurum sandık numaralı
    18/11/2014- 04/01/2016 dönemindeki hizmetlerinin iptaline ilişkin olan Kurum işleminin iptaline,
    davacının söz konusu tarihler arasında dahili davalı 1163907 Kurum sicil numaralı işyerinde
    çalıştığının tespitine ve davacının Kuruma başvuru dilekçe tarihi gözetilerek 01/03/2016 tarihinden
    itibaren emeklilik aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.” şeklinde karar vermiştir.
    B) BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
    Dosya kapsamına, mevcut delil durumuna ve yukarıda belirtilen ölçütlere göre yapılan inceleme
    sonucunda İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönlerden
    herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı Kurumun yerinde görülmeyen
    istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK’nin) 353/1-b.1 maddesi
    uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
    4) TEMYİZ TALEBİ
    Davalı kurum tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hukuka
    aykırı olduğu gerekçesiyle ilgili karar temyiz edilmiştir.
    5) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
    Gelişen teknoloji, insan ihtiyaçlarındaki çeşitlilik ve artış, insanların geçim kaynağı sağlama
    konusundaki yeni yaklaşımları, değişen sosyo-ekonomik yapı; yeni istihdam ilişkilerinin doğmasına
    ve çalışma hayatında atipik sözleşmelerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Anayasa’da temelini bulan
    kişinin maddi ve manevi varlığını geliştirme, sözleşme yapma ve çalışma hakkı karşısında kural
    olarak taraflar ekonomik menfaatlerinin gerektirdiği şekilde sözleşme yapabilirler. Yapılan
    sözleşmelerin nitelendirilmesi; tarafların hak ve borçlarının mevcut hukuk kuralları kapsamında
    belirlenmesi yönünden önemlidir. Sosyal güvenlik mevzuatının emredici ve kamu düzeni karakterli
    olması nedeniyle, sosyal güvenlik davalarında, sözleşmelerin nitelendirilmesi daha da önemlidir.
    Zira sözleşmenin hizmet akdi olarak kabul edilip edilmemesi sigortalılık statüsünün
    belirlenmesinde farklılık yaratacaktır. Son yıllarda internet üzerinden sadece mal alışverişi olanaklı
    hale gelmemiş, bunun yanında hizmet alımı veya eser alımı sözleşmeleri de mümkün hale gelmiştir.
    Söz konusu atipik yeni çalışma modellerinin, teknolojinin süratle gelişmesi karşısında, geleceğin
    çalışma biçimleri olduğu ileri sürülmektedir. İhtiyacı olan herkes bu yöntemle internet üzerinden
    anlaşma yapıp hizmet veya eser alma imkânına sahiptir. Bu tür atipik ilişkiler gelecekte daha da
    artarak hayatımızda yerini alacaktır.
    Hizmet akdini, konusu iş görme borcu doğuran diğer borçlar hukuku sözleşmelerinden ayırt etmek
    bazen oldukça zor olabilmektedir. Bu sözleşmelerde ortak yön, bir iş görme borcunun mevcut
    olmasıdır. İş Kanunu m.8’de, “…bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da
    ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir…” diyerek iş sözleşmesini tanımlamıştır. 818
    sayılı BK m.313’de “Hizmet akdi, bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir
    zamanda hizmet görmeği ve iş sahibi dahi ona ücret vermeği taahhüt eder…” şeklinde
    tanımlanmıştır. 1.7.2012’de yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK m.393’de ise “…işçinin işverene
    bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya
    yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanım yapılmıştır. Bu şekilde
    hizmet akdinin kanuni unsurları, “iş görme”, “ücret” ve “bağımlı çalışma” olarak ortaya çıkmaktadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir